Büyük istifanın çok sık konuşulmaya başladığı bugünlerde, şirketlerin çalışanlara sunduğu eğitim, gelişim ve kariyer fırsatları artık yeterli gelmiyor. Bunun ötesine geçerek çalışanın iyi olma haline yatırım yapan şirketler “çalışılmak istenen kurum” olmayı başarıyor.
İşyerinde esenlik yani “Wellbeing” kavramı, çalışanların ofis ortamında mutlu ve huzurlu olabilmesi adına şirketlerde yürütülen uygulamalar ve yaklaşımları ifade ediyor. Modern dünyada çalışanlar gününün büyük bir kısmını işyerinde geçiriyor. Son yıllarda pandemi etkisi, global olarak etkisi hissedilen ekonomik krizin etkileri ve belirsizlik ortamı, değişen çalışma modelleri ile gelişen daha fazla evde zaman geçirme hali çalışanları olumsuz şekilde etkilemeye devam ediyor. İşyerinde esenlik yaklaşımı bu tarz etkenler nedeni ile her geçen gün daha da önemli hale geliyor. Peki, geleceğin iş dünyasının vazgeçilmezleri arasında gösterilen Wellbeing programları nasıl uygulanıyor?
Pek çok İnsan Kaynakları uygulamasında olduğu gibi her şirketin ölçeğine, hedeflerine, organizasyonun kültürüne ve değerlerine bağlı olarak farklı esenlik uygulamaları bulunuyor. Çalışanları, günde 10 bin adım atmaları karşılığı ödüllendirmek, yoga, koşu maratonları, pilates gibi sportif faaliyetler düzenlemek, sigara bırakma programları, stres ve kaygı sorunları yaşayan çalışanlar için 7/24 danışmanlık hizmeti, evlere sağlıklı gıda paketleri göndermek, uzaktan diyetisyen, psikolog desteği sunmak gibi uygulamalar öne çıkıyor.
Şirket olarak kurumsal esenliğin önemli bir kavram olduğunu anladınız, bu konudaki tüm trendleri incelediniz. Gerekli yatırımı yaptınız ve en güncel ve ilgi çekici programları uygulamaya başladınız. Ancak yine de çalışanlarınız kurumsal esenliğin hedeflediği “iyi olma halinden” uzak, mutsuz ve huzursuz bir şekilde çalışıyor. Acaba nerede hata yaptınız?
Geleneksel kurumsal esenlik uygulamaları işyerinde tükenmişliği ve stresi gerçekten ele almıyor. Şirketlere zihinsel sağlığa yatırım görüntüsü veriyor, ancak çalışanlara gerçekten ihtiyaç duydukları kapsamlı desteği vermiyor.
Şöyle düşünün: Bir çalışanın stresinin en azından bir kısmı işverenden kaynaklanmışken neden tek başına fiziksel ve zihinsel sağlığını iyileştirmesi bekleniyor? Bu araçları etkili bir şekilde kullanmak için yönlendirme olmadan, çalışanlar bu araçların iş performansıyla nasıl ilişkili olduğunu anlamanın ek yükünü üstlenmek zorunda kalırlar. İşte tam da bu nedenle, çoğu şirket harika bir pazarlama kampanyası gibi duyurduğu pek çok esenlik uygulamasını bir süre sonra çok talep gelmediği için durdurmak zorunda kalır. Çünkü çalışanlar henüz kendi iş yüklerini bitirip rahat bir nefes alacak noktaya gelmemiştir. Birçok çalışanın hangi uygulamalar olduğundan haberi bile yoktur.
Bunlara ek olarak, kurum kültürünün zayıf olduğu ve liderlerin çalışanlarına değer vermediği bir ortamda en iyi kurumsal esenlik uygulamaları olsa da kurumsal esenlikten bahsetmek mümkün olmaz. Toksik davranışlara sahip bir liderle çalışan ekip, öğle arasında şirketin sağladığı yoga kursuna katılarak iyi olma haline ulaşamaz. İşte şirketler tam da bu noktada liderlik gelişimine yapılan yatırımları nasıl dönüştüreceğini düşünmeye başlamalı, istenen lider davranışlarını organizasyonda nasıl daha anlamlı bir şekilde teşvik edebileceğini planlamalı.
Şirketlerin, popüler programlardan oluşan bir aksiyon listesi hazırlayarak eylem yükünü çalışanlara yüklemek yerine, işin yapısına ve lider davranışlarına derinlemesine bakması gerekiyor.